İlgilinin Rızası İlgilinin Rızası

İlgilinin Rızası

Hukuka uygunluk sebeplerinden birisi olan ilgilinin rızası bir kişinin hukuka uygun bir şekilde vermiş olduğu rızanın sonucunda ilgili kişiye karşı yapılan eylemden dolayı ceza almamasıdır. Ceza hukukunda rızanın tanımına bakıldığında ise bir kişinin kendi iradesi ile bir fiile onay vermesidir.

İlgilinin Rızası Nedir?

Türk Ceza Kanunu 26. madde ve 2. fıkrasında yer alan ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenlerinden birisidir. Ancak bunun için mağduriyetin ortaya çıkmadan önce rızanın açıklanması gerekmektedir. 

İlgilinin rıza verebilmesi için hakkın kendine ait ve tasarruf edilebilir olması gerekmektedir. Kanunda yer almasının sebebi ise kendisine hukuki sonuç ile bağlanan irade açıklamaları hukuki işlem sayılmasıdır. Bu sebeple de rıza verme hukuki bir işlem olarak kabul edilmektedir. 

Rızanın hukuken korunması sayesinde bireylerin hem kendileri hem de gelecekleri hakkında karar verebilmeleri garanti altına alınmıştır. Bu sayede bireylerin hür iradeleri koruma altına alınmaktadır. 

Rızaya Dayalı Hukuka Uygunluğun Koşulları Nelerdir?

İlgilinin rızası hükmünün uygulanabilmesi için gerekli şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Bu sebeple de rızanın suçlara olan etkisinin anlaşılabilmesi için kast, kastın içeriği, rızanın ve hatanın şartlarının belirlenebilir olması gerekmektedir.

İlgilinin rızası hükmünün uygulanabilmesi için elbette ki ilk şart ilgili kişinin rıza göstermesi olmaktadır. Gösterilen bu rıza açık olabileceği gibi kapalı şekilde de gösterilebilir. Ancak zımmi rıza göstermenin suça sessiz kalmak ile karıştırılmaması gerekmektedir. Çünkü suça sessiz kalınabilmesi için cebir, tehdit, hile ya da hata gibi etkiler ile iradenin sakatlanması söz konusu olmaktadır. 

Rızaya Ehliyet

İlgilinin rızası hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle ilgili kişinin rıza verme yetkisinin bulunması gerekmektedir. Medeni kanun kapsamında tüm bireyler hak sahibi olmaktadır. Bu sebeple de hakları üzerinde rıza beyan etme hakları da bulunmaktadır. Bu sebeple de rızanın konusu eğer kişinin haklarından birisi değil ise o zaman rıza beyanında hukuken bir değer bulunmamaktadır. Bu sebeple de rıza beyanında şu noktalara dikkat edilmektedir.

  • Eğer bir malın birden fazla ortağı varsa söz konusu olan ma ile ilgili rızayı oy birliği ile vermeleri gerekmektedir.
  • Tüzel kişilerin rızalarını beyan etmeleri için ise yetkili temsilcileri aracılığı ile bunu gerçekleştirmeleri gerekir.
  • Söz konusu gerçek kişiler olduğunda ise rıza beyanında bulunabilmesi için kişinin ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir. 

Ayırt etme gücünden kasıt bir kimsenin yapmış olduğu eylem ve işlemlerinin sonuç ve nedenlerini anlayabilmesidir. Türk Medeni Kanunu’nda ayırt etme gücünün olmadığı bazı haller belirlemiştir. Bunları içerisinde 18 yaşından küçük olma, akıl hastalığı ya da zayıflığı bulunmaktadır. 

Yaş

Kanunlarımıza göre 12 yaşından küçük olan kişilerin rıza verme yetkisi hiçbir koşulda bulunmamaktadır. 12 ile 15 yaş aralığında bulunan kişilerin ise temyiz gücüne sahip olmaları durumunda bazı hakları üzerinde rıza beyan etme hakları bulunmaktadır. 15 ile 18 yaşa aralığındaki kişilerde ise birçok konuda rıza açıklama ehliyeti bulunmaktadır. 

Kişinin Mutlak Surette Tasarruf Edebileceği Hakkın Varlığı

İlgilinin rızası hükmünün uygulanabilmesi için bulunması gereken bir diğer şart ise rızanın serbestçe tasarruf edilebilecek bir hak için verilmesidir. Kişinin rıza gösterdiği hakkın hukuken koruma altına alınmış ve karar yetkisi sadece kendinde olması gerekmektedir. Bu sebeple de kişinin mutlak tasarruf hakkı bulunmayan haklar üzerinde rıza beyan etme hakları bulunmamaktadır. Rıza beyan edilmesi durumunda ise hakka ilişkin işlenen suçtan fail ceza alınacaktır. Bunların yanında kişilerin tasarruf etme yetkisi bulunan haklar başka menfaatlere göre sınırlandırılabilmektedir. Çünkü tasarruf yetkisi bulunan haklar diğer hukuksal değerleri ihlal edecek şekilde kullanılamaz.

Eğer bir hak üzerinde birden fazla kişinin hakkı söz konusu ise o zaman tüm kişilerin rıza göstermesi gerekmektedir. Aksi halde yapılan eylem tamamen hukuka uygunluk çerçevesinde değerlendirilmeyecek ve fail hakkında ceza hükümleri uygulanacaktır.

Bunların yanında kanunda bazı haller kişinin mutlak surette tasarruf etme hakkı bulunsa dahi bazı rıza kısıtlamaları getirmiştir. Buna en bilinen örnek ise Türk Ceza Kanunu’nun 99. maddesi olmaktadır. Bir gebe gebeliğinin 10. haftasını doldurduktan sonra bebeğini aldıramaz ya da bilinçli olarak düşüremez. Aksi olması durumunda cezai işlem uygulanır. Diğer bir yandan henüz gebeliğinde 10. haftasını doldurmamış bir gebenin uzman olmayan biri tarafından gebeliğinin sonlandırılması durumunda da cezai işlem uygulanmaktadır. 

Mağdurun Rızasının Olamayacağı Haklar

İlgilinin rızası hükümlerinin uygulanması için kişinin söz konusu hak üzerinde tasarruf yetkisinin bulunması gerekmektedir. Ancak bazı haklar kişinin tasarruf edebileceği haklar içerisinde yer almasına rağmen kanun koyucular tarafından rıza verilemeyecek haklar içerisinde sınıflandırılmıştır.

Yaşam Hakkı

Yaşam hakkı en temel hak olmaktadır. Bu sebeple de diğer haklar yaşam hakkına bağlıdır. Yaşam hakkının bu özelliğinden dolayı mutlak korunan haklardan birisi olmaktadır. Bu sebeple de kişinin yaşam hakkı üzerinde tasarruf yetkisi bulunmasına rağmen yaşam hakkından vazgeçtiklerini beyan etmeleri hukuken geçersiz sayılmaktadır. 

Ancak kişinin yaşam hakkından vazgeçtiği konusunda rıza göstermesine rağmen bir başka kişi tarafından yaralanması veya öldürülmesi durumunda fail ceza alacaktır. Diğer bir yandan kişinin intihar etmesi ya da kendini yaralaması suç olarak görülmemektedir. Ancak kişinin kendisine verdiği zarar ilgilinin rızası hükmünden dolayı değil kanunlarda suç olarak ceza olarak tanımlanmamasından kaynaklanmaktadır.

Devlete karşı işlenen Suçlar

Söz konusu devlete karşı işlenen suçlar olduğunda mağdurun rıza göstermesi gibi bir durum oluşmamaktadır. Devletin egemenliğine, saygınlığına, bağımsızlığına ve bütünlüğüne karşı işlenen suçlarda gerçek kişiler zarar görse dahi işlenen suçtan zarar görenn devlet olduğu için rıza geçerli olmamaktadır.

Eğer devleti temsil etme yetkisi bulunan bir kişiye karşı suç işlenmiş ise ve bu suç devleti temsil ettiği için gerçekleşmiş ise gerçek kişinin rızasının bulunmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Mağdurun Rızasının Olabileceği Haklar

Kişiler üzerinde tasarruf bulunan haklarından kendi hür iradesi ile vazgeçmesi durumunda eylemi gerçekleştiren kişiye cezai işlem uygulanmamaktadır. Bu haklar içerisinde ise şunlar yer almaktadır.

Kişi Özgürlüğü Hakkı

Kişi özgürlüğü hakkı sayesinde kişiler hukuka aykırı bir şekilde yakalanamaz ve tutuklanamaz. Özgürlük hakkının bulunması sayesinde kişiler keyfi bir şekilde özgürlüklerinden mahkum bırakılmasının önüne geçilmektedir. Kişi özgürlüğü hakkı kişilerin sadece bedensel özgürlükleri ile ilgili olmamaktadır. Bu özgürlük aynı zamanda kişilerin konut dokunulmazlığını, haberleşme özgürlüğünü yada evlenme özgürlüğünü de korumaktadır.

İlgilinin rızası hükümlerinin uygulanacağı haklar içerisinde özgürlük hakkı bulunmaktadır. Bu sayede kişiler rıza göstererek özgürlüğünün belirli bir süre kısıtlanmasına izin verebilir. Ancak özgürlüğünden tamamen vazgeçmesi ya da ahlaka aykırı olmaması gerekmektedir. 

Cinsel Özgürlük Hakkı

Cinsellik kişiliğin ayrılmaz bir parçası olmaktadır. Bu sebeple de cinsel özgürlük yaşam hakkı gibi evrensel bir hak olmaktadır. Cinsel özgürlük kapsamı içerisinde cinsel otonomi, cinsel özgürlük hakkı, cinsel bütünlük ve beden güvenliği hakkı, özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkı ve cinsel mahremiyet bulunmaktadır. Cinsel özgürlük sayesinde bireyler evlenmekte, boşanmakta ve her türlü cinsel ilişkiye girmede özgürdürler. Bunun yanında üremeyle de ilgili olarak iradeleri özgürdür. 

Cinsel özgürlük hakkı mağdurların tasarruf yetkisi bulunan haklar içerisinde yer almaktadır. Bu sayede de kişiler cinsel özgürlük hakları ile ilgili istedikleri gibi rıza gösterebilirler. Ancak bu durumun bir ayrıntısı bulunmaktadır. Eğer kişi cinsel özgürlüğünden tümüyle feragat  ederse ya da rızası dahilinde herkesle ilişki kurar ise o zaman ilgilinin rızası hükümleri uygulanmamaktadır. Bu sebeple de ülkemizde fuhuş suç olmaktadır. 

Vücut Bütünlüğü Hakkı

Yaşam hakkı içerisinde değerlendirilen vücut bütünlüğü hakkı dolayısıyla hiç kimsenin tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında vücut bütünlüğü bozulamaz. Ancak kişinin vücut bütünlüğü hakkı tamamen ilgilinin rızası hükümleri uygulanan bir hak değildir. Bu sebeple kişilerin sınırlı bir rıza gösterme hakkı bulunmaktadır. Kişi ancak aşağıdaki hallerde vücut bütünlüğünün bozulması durumlarına izin verebilir.

  • Tıbbi gereklilikler,
  • Vücut bütünlüğünü  önemsiz derecede etkileyen eylemler,
  • Sağlığı ciddi bir tehlikeye düşürmeyen eylemler,
  • Sürekli zaafiyete ya da noksanlığa sebep olmayan eylemler,
  • Ahlaka aykırılığı bulunmayan eylemler,

Mal Varlığı Üzerindeki Hak

Malvarlığının en temel tanımı başkasına devredilebilen ve ekonomik değeri olan haklar olmaktadır. Bu sebeple de malvarlığı kişilerin sadece sahip olduğu ve parasal değeri olan malları değil aynı zamanda borçlarını da kapsar. Kanunlarımıza göre malvarlığı içerisinde alacak hakları, maddi değeri olan fikri haklar, ayni haklar, maddi değeri olan ve yenilik doğuran haklar bulunmaktadır.

Malvarlığı hakları kişilerin mutlak surette tasarruf edebileceği haklar içerisinde yer aldığı için kişiler mal varlığı ile ilgili tüm hakları üzerinde istedikleri gibi rıza gösterebilir. İlgilinin rızası hükümleri malvarlığı ile ilgili açıklanan her rıza da uygulanmaktadır. Ancak gösterilen rızaların ahlaka  ve hukuka uygunluğunu bulunması gerekmektedir. Bunun yanında kamu sağlığına veya haklarına aykırılık teşkil eden rıza beyanları da kabul edilmemektedir. 

Şeref Üzerindeki Haklar

Şeref üzerindeki haktan kasıt kişinin manevi varlıkları üzerindeki haklarıdır. Kişiye toplum tarafından verilen objektif değerlerin toplamı olan şerefin bu sebeple kanun tarafından koruma altında olmaktadır. Bu durum aynı zamanda Türk Ceza Kanunu tarafından cezalandırıcı ve önleyici sistem içerisine alınmıştır.

Şeref üzerindeki haklar kişinin mutlak tasarrufuna açık olan hakların içerisinde yer almaktadır. Bu sebeple de kişinin rızasının bulunması durumda fail yaptığı eylem için cezai sorumluluk taşımamaktadır.

Bunun yanında yapılan eylemin hukuka ya da ahlaka aykırı olmaması gerekir. Çünkü kişi şeref hakkından tamamen ya da büyük ölçüde vazgeçmiş dahi olsa yasalarımızda yer alan insan onuru ve haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı sebebiyle yapılan eylemin bu kurala aykırı olmaması gerekir.

Özel Yaşam, Sır Alanı, Haberleşme ve Kişisel Veriler Üzerindeki Haklar

Özel yaşam, kişinin kendisinin belirlediği kişilere karşı açtığı ve paylaştığı tüm bilgilerin korunmasını talep etmesi durumunda ortaya çıkmaktadır ve Anayasa tarafından korunmaktadır. Haberleşme hakkı, özel yaşam, sır alanı ve kişisel veriler kişinin mutlak tasarruf ettiği haklar içerisinde yer almasının yanı sıra kanunlar tarafından korunan haklar içerisinde yer almaktadır. Bu sebeple de eğer kişiler belirli bir olay için bu haklarından vazgeçer ise ve bu rıza fukuka ya da aykırı değilse o zaman ilgilinin rızası hükümlerinden yararlanılabilir. 

Bu konuda ilgilinin rızasının olabilmesi için aşağıdaki şartları taşıması gerekmektedir.

  • Kişinin rızasını hür iradesi ile vermesi gerekir. 
  • Kişinin kişilik haklarından vazgeçtiğini açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir.
  • Rızayı veren kişinin ayırt etme gücünün bulunması,
  • Kişinin verdiği rızanın kanunlara ya da ahlaka aykırı olmaması gerekir.

Rızanın geçerli olarak sayılabilmesi için ayrıca rızanın eylemden önce ya da eylem sırasında verilmesi gerekmektedir. 

İlgilinin Rızası Açıklaması

İlgilinin rızasının hükümlerinin uygulanabilmesi için verilen rızanın açıklama kısmının da gerekli şekilde yapılması gerekmektedir. 

  • Kişinin rızasını özgür iradesi ile vermesi gerekir.
  • Rızanın hak sahibi tarafından açıklanması gerekir.
  • Rızanın eylemin öncesinde ya da sırasında verilmesi gerekmektedir. Ayrıca mağdur eylem sonlanana kadar istediği zaman rızasından vazgeçebilir. Rızanın geri alınmasının da şüpheye yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerekmektedir. 
  • Rıza açık ya da örtülü şekilde verilmesi fark etmez. Aynı şekilde rızanın sözlü ya da yazılı olarak verilmesi de mümkün olmaktadır. 
Subscribe to Our Newsletter

Hukuki Konularda Danışmak İçin Bize Ulaşın

Merak ettiğiniz hukuki durumlarla ilgili bize ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir